7 Temmuz 2010 Çarşamba

AFYOUN'UN TARİHİ TURİSTİK YAPILARI

Çavdarlı Höyük: Afyonkarahisar’ın 16 km doğusunda, Çavdarlı Köyü ya­kınındadır. Yüksekliği 6 m’dir. 200×250 m boyutlarındaki bu höyük, IÖ 25002000 arasında kullanılmıştır. 1964′te Arkeolog Mahmud Akok burada kazılar yapmış, en alt katmanda tarih öncesinden kemik, taş ve maden eşyalar bulmuştur. Bu katmanın üstünde İS III. yy’dan kalma bir Roma yerleşim alanı, en üstte de Osmanlı döneminden bir çiftlik kalıntısı ortaya çıkarılmıştır.

Kelainai: Dinar’ın kuzeydoğusunda, Frigyalılar’dan kalma bir yerleşim yeridir. Ulaşım yollan üzerinde bulunduğundan ge­lişmiştir. Pers Kralı Kserkses’in burada yaptırdığı, İskender’den sonra kullanılamaz duruma gelen sarayın bugüne yalnızca yıkıntıları kalmıştır.

Prymnessos: İlin 6 km güneyinde­ki Sülün Köyü’nde 80 m yükseklikteki bir tepe üzerindedir. İÖ, 3000 yıllarından İS II. yy’a değin kullanılmış bir yerleşim yeridir. Frigya ve Roma dönemlerini yaşamıştır.

KALELER

Afyonkarahisar Kalesi: Afyonkarahisar’ın hemen hemen ortasında, iki yüz yirmi altı meter yükteklikte, yanardağ lavlarının yarattığı trakit kitlesinden ve onun üstünde yapılardan meydana gelen yapıdır. MÖ 14.yyda Arzava Savaşı esnasında, Hitit İmparatoru II.Murşil’in inşa ettirdiği bu kale, istihkam noktası olarak hizmet verdi.

Frigler’den önce, Hititler döneminde kaleye Hapanova denirdi. Çevresindeki tepe­lerde görülen Frigya mezar odaları, kalenin İÖ 800 yıllarında yapıldığını ortaya koyar. Bizans çağına değin, tarihte Hapanova diye adlandırılan kaleye, Bizanslılar yüksek tepe anlamına gelen Akroniom adını verdiler. O günlere değin adı pek duyulmayan Afyonka­rahisar Kalesi, EmeviAbbasi Arap Orduları’nın saldırıları sırasında önemli bir savunma merkezi oldu. Selçuklular döneminde yıkıl­maya yüz tutan kale, Türkmenler’ce onarılıp Karahisar adını aldı. Büyük Selçuklu Hakanı I. Alaaddin Keykubat’ın yeniden onarttığı ve savunma olanaklarını artırdığı kalede, bir mescit ve bir de saray vardı.

Selçuklular döneminde devlet hazineleri­nin saklanması ve korunması görevini üstlenen kaleye, Karahisarı Devle Kalesi adı verildi.

Beylikler döneminde, Sahiba Ata Fahret­tin Ali ve oğulları zamanında, kalenin önemi giderek arttı. Anadolu Beylerbeyliği’ne bağlı on dört sancaktan birinin merkezi olan Karahisar’ı, öteki sekiz “Karahisar’Man ayırt etmek için, “Karahisar’ı Sahib” adı verildi. Zamanla kentle kalenin adı özdeşleşti. Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlan çok genişlediği için, kalenin askeri ve stratejik önemi kalmadı. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın Kocatepe’den başlaması ve zafer yolunun oradan açılması, kaleye yeniden ün kazandır­dı.

Afyonkarahisar Kalesi, oldukça dik bir üçüncü zaman tepesine yapılmıştır. Yanardağ bacasının tıkacını oluşturan siyahımsı trakit kitlesine oturur. Kaya yığını üzerine yapılan surlar ve buraya çıkan kesme yolu koruyan ek, iki kat sur ve bir çok burçlarla bir kuleden oluşmaktadır. Kaleye, yarım saat süren kayalık dar bir patikadan çıkılır. En tepede kale kapısı vardır. Kapıdan girildiğin­de, iki yanı kayalık dar bir geçitten topların yerleştirildiği yere geçilir. Bu bölümün yanında, bugün önemli ölçüde yıkılmış olan kızkulesi vardır. Alaaddin Keykubat’ın sarayı bu kulede bulunmaktaydı. Topların yerleşti­rildiği yerden kalenin en tepesine çıkmak için, kayalara oyulmuş, basamaklar kullanılır. Kale içinde ise, bir çok eski yapı, saray, mescit, mahzen ve hapishanenin kalıntıları görülür. Eskiden kalede üç yiyecek ambarı, derin kuyular, mahzen ve cephanelikler, yapılar, koğuşlar ve sekiz büyük sarnıç bulunurdu. Sarnıçlar, kale içinde yaşayanla­rın su gereksinimini karşılardı. Bu sarnıçlar­dan bazıları doğrudan kayalar oyularak yapılmıştı. Derinlikleri sekiz, genişlikleri beşer metreydi. Kayalara düşen yağmur suları, özel yollarla bu sarnıçlarda toplanırdı.

Afyonkarahisar Kalesi’ni “dizdar” yöne­tirdi. “Dizdarlık”, babadan oğula geçerdi. İki yüz koruyucu (dideban), sürekli kaleyi beklerdi. Kale dizdarı ve didebanlar orta kalede oturur, on kişilik takımlar oluşturarak nöbet tutarlardı. Kale, ayrıca, eşkiya tehlike­sinden, halkın ve kent zenginlerinin, değerli eşyalarının özel oyuklarda saklandığı güveni­lir bir korunaktı.

Evliya Çelebi 167 l’de Karahisarı Sahib’e geldiğinde kaleyi de gezmişti.

1573′te Sultan II. Selim’in emirlerinden Mahmut Gördeyi Beyce onarılan kaleye konan ve Evliya Çelebi’nin de gördüğü bir yazıt bugün yerinde yoktur. Evliya Çelebi, kalenin üst yanındaki Alaaddin Çamisi’ni de görmüş,”Seyahatnamesi”nde iç, dış, orta ve varoş kaleden söz etmiştir. Ancak iç kaledeki cezaevinden söz etmemektedir. Selçuklular döneminde yapılan iç ve orta kale duvarları arasında büyük bir zindan vardı. Alaaddin Keykubat’ın yaptırdığı çinilerle süslü küçük cami, üç buğday ambarı, cephane ve barut depolarıyla yedi su sarnıcı iç kaledeydi.

Karahisar zenginlerinin değerli mallarını sakladığı mahzenler de aynı yerdeydi Devle­tin, eyalet beylerinin ve Anadolu isyancıları­nın üzerine yürüyen vezirlerin hazineleri de burada saklanırdı. Palanga denilen orta kalede, dizdar sarayı, dideban evleri, divan­hane ve bir de cami vardı. Didebanların dış kalede bulunan evleri varoşa kadar uzanırdı. İçeriye ancak, bu üç kaleyi birbirinden ayıran kalın kapılardan geçilerek girilebilirdi. İç kale kapısı batıya, orta kale kapısı güneye, dış kale kapısı ise doğuya açılırdı. Her kapı, gece gündüz, sayıları on dolayında olan koruyucu­lar ve gözcülerce (nigehban) beklenirdi. Afyon Süğlüne bağlı Kumartaş ve Kozluca köyleri, padişahın emri ile kale koruyucusuna tımar olarak verilmişti. Kumartaş ve Kozluca Köyü arpalıklarının XVI. yy’da 23.260akçe değerinde olduğu belirtilmektedir. Dizdarlığın babadan oğula geçmesi de yine padişahın emriyle olurdu. Koruyucuların da Karahisar köylerinde dirlikleri vardı. Kale koruyucuları sefer ve akınlara katılmaz, kaleyi beklerlerdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, kale kuşatıldığında kent halkı da kaleye sığınırdı. İsyanların, kalenin sık sık kuşatılmasının ve yağma olaylarının çoğalması üzerine koruyucuların sayısı üçyüze çıkarıldı. 1061′de Kıbrıs hazinesinin kalede saklandığı, geri gönderi­lirken, Lef’ke yakınlarında eşkiyalarca ele geçirildiği bilinmektedir. Yeniçeri ocaklarının yanı sıra, tımar ve has uygulaması da kalkınca, kale muhafızlığının işlevi sona erdi.

Demirli Kale: İhsaniye’nin 8 km kuzey­doğusunda bulunan Demirli Köyü’nün kuzeyindedir. Frigyalılar zamanında dağların içten ve dıştan kesilmesiyle Güney yüzü bir depremde yıkılmıştır.

Gezler Kalesi: Sincanlı’mn 13 km doğu­sundaki GezleiKöyü’nde yıkık durumdadır. Sandıklı Kalesi: Sandıklı yakınlarındaki bir höyüktedir. 1325′de Germiyanoğlu I. Yakup Bey’in yaptırdığı kaleden günümüze bir duvar kalmıştır.

Toprakkale: Şuhut’un 6 km batısında bulunan Senir Köyü yakınlarında 2.000 m yüksekliğindeki bir tepe üzerindedir. Günü­müze yıkıntıları kalmıştır.

İBADET YERLERİ

Merkez İlçe’de

Ak Mescit: Akmescit Mahallesi’nin, Akmescit Caddesi’ndedir. 1397′de Ketencioğlu Hacı Hamza yaptırmıştır. Kesme taştandır. Tuğladan yapılmış olan kuzeydeki son cemaat yeri, beşik tonozla örtülüdür. Tek şerefeli minaresi de tuğladandır. Mescit, 7.48×7.56 m boyutlarındadır. İç mekanın dört köşeden kubbe yuvarlağına geçişi üçgenlerle sağlanmıştır.

Arap Mescidi: Arap Mescidi Mahallesi’ndedir. Yapılış tarihi bilinmemektedir. Kesme taştandır ve kare biçimindedir. Son cemaat yeri iki kubbelidir. Tek şerefeli minaresi batıdadır. Basık bir kubbeyle örtülüdür. 1809′da onarım görmüştür.

Arasta Mescidi: Çarşıdadır. 1355′te Hacı İsmail bin Mehmed yaptırmıştır. Dükkanlarla çevrili olduğundan “Arasta” (çarşı) diye anılır. Kare biçimindedir. 1895′te Miralay İsmail Bey onanmıştır. Kuzeydeki giriş kapısı üzerinde yapım ve onarım yazıtları vardır. Minaresi kısa ve tek şerefelidir. Camiyi örten kubbe, dört duvar üstüne oturtulmuştur.

Bağçeşme Camisi: Bağçeşme Mahallesi’ndedir. 1496′da Hacı İlyas oğlu Hacı Mustafa yaptırmıştır. 1868′de onarım gör­müştür. Kare biçiminde olup kesme taştan­dır. Kuzeydeki son cemaat yerinin çevresi kapalıdır. Giriş kapısı üzerinde yapım ve onarım yazıtları vardır. Tek şerefeli minaresi kuzeybatıdadır. Batı ve güney duvarlarında ikişer pencere bulunan camide kare mekan­dan kubbeye geçiş tonoz bingi ile sağlanmış­tır.

Çavuşbaşı Camisi: Çavuşbaşı Mahallesi’nde, Çavuşbaşı Sokağı’ndadır. 1575′te Subaşı Mustafa bin Umur yaptırmıştır. 1871′de halkın yardımıyla onarılmış, kuze­yine son cemaat yeri eklenmiştir. Cami kesme taştandır. Yay kemerli giriş kapısı üzerinde üçgen biçimli 5 satırlık bir onarım yazıtı vardır. Caminin onalti köşeli ve tek şerefeli minaresi tuğladandır, mihrabı ise beyaz mermerle kaplıdır. Sekizgen kasnaklı basık kubbesi tonoz bingi ile duvarlar üzerine oturur.

Gedik Paşa Camisi: Cami, medrese ve hamam ile birlikte bir külliye olarak 1472′de tamamlanmıştır. Afyonkarahisar’m doğuya doğru gelişmesinde etkili olmuş önemli bir yapı topluluğudur. Cami, Bursa üslubuyla klasik üslub arasında bir geçit oluşturur. Beş kemerli bir revakla başlayan, mihverde çift kubbeli, mihrab kubbesinin duvarları iki yan eyvanla genişletilmiş bir yapıdır. Caminin sağ ve solunda ikişer oda ve dışarı açılan birer eyvan vardır. Kalem işleri benzerlerinin en güzel örneklerindendir. Dış nisbetler, kütlelerin oturuşu, bağlantılardaki incelik ve bir adımı taş, diğeri patlıcan moru çiniyle yapılan burma minaresi ile Türk mimarisinin görkemli bir yapıtıdır.

Güdük Minare Mescidi: Büyük Demirci­ler Mahallesi’ndedir. Yapıldığı yıl bilinme­mektedir. 1810′da onarım görmüştür. Du­varları moloz taştan, tek şerefeli minaresi tuğladandır. Kubbesi sekizgen kasnaklı ve basıktır.

İmaret Camisi: Çarşı içinde, Kurtuluş Caddesi’ndedir. Sadrazam Gedik Ahmet Paşa 1572′de Mimar Ayaş Ağa’ya yaptırmıştır. Bu yüzden Gedik Ahmet Paşa Camisi adıyla da tanınır. Nakışları Abdüssamedoğlu Hasan’ındır. Camiyi 1795′te Müftüzade Ahmet onanmıştır. Ters T biçiminde ve kesme taştandır. Kuzeydeki son cemaat yeri, 6 yuvarlak sütun üzerine 5 sivri kemerli 5 sekizgen kasnaklı kuvveyle örtülüdür. Tek şerefeli minaresi yivli burma biçimlerle süslüdür. Yivlerin arası lacivert renkli çinilerle kaplıdır. Yay kemerli giriş kapısı kalem işlemeli mermerdendir. Üzerin­deki onarım yazısı 1795 tarihini taşımakta­dır. Doğu, batı ve kuzey duvarlarında iki, kıble duvarında üç sıra pencere vardır. T biçimindeki salonunu iki büyük kubbe, iki yanda sıralanan odaları da üçer küçük kubbe örtmektedir.

Kabe Mescidi: Kentin kalesi altında, Çavuşbaşı Mahallesi’ndedir. 1397′de Hacı Mehmed bin Yusuf yaptırmıştır. Kabe bo­yutlarında yapıldığı için bu adla anılır. Duvarları bazalt taşındandır. Üzerinde yapım yazıtı bulunan giriş kapısına 11 basamaklı bir merdivenle çıkılır. Tek şerefeli minaresi güneybatıdadır. Kubbesi basıktır ve dört duvar üzerinde oturmaktadır.

Kubbeli Mescit: Kubbeli Mahallesi’nde, Kubbeli Sokak’tadır. 133O’da Germiyanoğulları zamanında Hacı Ali bin İdris yaptırmıştır. Kesme taştan, kare biçiminde olup, kuzeydeki sivri kemerli giriş kapısı beyaz mermerdendir. Giriş kapısının üzerin­deki tek şerefeli kısa minaresi sonradan eklenen mescitin kubbesi onikigen bir kasnakla dört duvara oturtulmuştur.

Kuyulu Mescit: Kuyulu Caddesi’ndedir. Selçuklular’dan kalma olup yapım yılı bilinmemektedir. Minaresinin yanındaki ku­yu nedeniyle bu adı almıştır. Kare biçimli­dir. Kuzeydoğu köşesindeki tek minaresi kesme taştan ve tuğladan bir taban üzerin­dedir. Açık yeşil sırlı tuğlalarla baklava biçiminde süsleri vardır. Kubbesi dört duvar üzerine oturtulmuştur.

Misri Camisi: Mısri Mahallesi’nde, Hacı Eyüp Mısri Sokağı’ndadır. 1483′te Şakkancıoğlu Evliya Kasım Paşa yaptırmıştır. Kesme ve moloz taştandır, iki büyük kubbeyle örtülüdür. Doğu duvarı bitişiğinde bulunan minaresinin tabanı kesme taştan, gövdesi tuğladandır. Mihrabında ma çeşitli tonlarında çiniler vardır. Minber: mermerdendir.

Ot Pazarı Camisi: Tuzpazarı Caddesi’nde, Sebze Hali bitişiğindedir. 1590′da Tellalzade Süleyman Çavuş yaptı: yıkılan minaresi 1958′de yenilenmiştir. Kesme taştan ve kare biçimindedir. Kuzey­de camla kaplı olan son cemaat sonradan eklenmiş olan cami üç sivri kemer üzerine üç kubbeyle örtülmüştür. Mir tek şerefelidir. Mihrabı sonradan yap ve beyaz mermerle kaplıdır.

Türbe Camisi (Mevlevi Camisi): Kuyulu Caddesi’nde Türbe Yokuşu Sokağı’ndadır.

Ulu Cami: Camii Kebir Caddesi’ndedir. Batı kapısındaki iki mermer yazıta , camiyi, Selçuklu Veziri Sahip Ata Fah: Ali’nin oğlu Afyon Sancakbeyi Nasre tin Hasan 1273′te yaptırmıştır. Minberi yapan usta Emirhaç Bey’dir. İşlemeler. Nakkaş Mahmud Oğlu Hacı Murat’ Cami, 1341′de Karamanlılar döneminde onarılmıştır. Minaresi tuğladandır, şe; ne kadar açık yeşil sırlı tuğladan ba; motifleri ile süslüdür. Minarenin ön Osmanlılar’dan kalma bir çeşme bulunmak­tadır. Biri kuzeyde öbürü batıda iki giriş kapısı vardır. 40 sütun üzerine oturan tavan: düzdür, saç levhalarla kaplıdır. Mihrabın çevresinde Ayetelkürsi yazılıdır. Kapı rindeki yazıtta Sivastos’un oğlu Ali Bey”îlı adı bulunmaktadır.

Yeni Cami: Çarşı içinde Nohutçu Sokağı’ndadır. 17H’de Hacı Abdi Çavı yaptırmıştır. 1839′da Elhac Süleyman Paşa’nın onartması üzerine Yeni Cami adın almıştır. Yapı kesme taştan, kare biçimi: tek kubbelidir. Son cemaat yeri 4 sütun 3 bölümlüdür. Şerefeli minaresi tuğladanc Caminin kuzeydoğusunda, kesme taştan yapılma sekizgen biçiminde küçük bir kitaplık bulunmaktadır. Kapısı beyaz mer­merdendir. Medresesi, bugün okul olarak kullanılmaktadır (Cumhuriyet İlkokulu).

Yukarı Pazar Mescidi: Yukarı Pazar semtindedir. 1264′te Karamanoğlu Yusuf Bey yaptırmış, 1465′te de Turgut bin İsmail onartmıştır. Yapı, kare biçiminde olup, duvarları kesme taştandır; giriş kapısı üzerinde onarım yazıtları vardır. Minaresi tek şerefelidir. Doğu duvarındaki pencerenin üzerinde Bizanstan kalma taşlar görülmek­tedir.

İlçelerde

Boyalıköy Tekkesi: Sincanlı’ nın 14 km doğusundaki Boyalıköy’dedir. 1210′da yapılmıştır. Mimarı Kureyş bin Oğuz’dur. Bektaşi tekkesi olarak kullanılmıştır. Yontma taştandır. 15.00×22.00 m boyut larındadır.

Çarşı Camisi: Sultandağ (İshaklı)İlçesi­nin, Selçuk Mahallesi, Çakırağa Caddesi’ndedir. Yapılış yılı 1458′dir. Sonradan yıkılmış, 1914′te aynı temeller üzerine yeniden kurulmuştur. Doğu duvarında yapım yazıtı bulunmaktadır. Kubbesi bağ­dadidir. Kuzeydoğusundaki tek şerefeli minaresi tuğladandır.

Kubbeli Mescit: Şuhut İlçesi’nde, Hisar Mahallesi’ndedir. 1374′te Hamidoğulları’ndan Hızıroğlu Emir İbrahim yaptırmıştır. 1863′teki depremde yıkılmış 1864′de yeniden yapılmıştır.

Rüstem Paşa Camisi: Bolvadin’de çarşı içindedir. Sadrazam Rüstem Paşa’nın (15001560) Mimar Sinan’a yaptırdığı cami XIX.yy’da Sultan Abdülmecit döneminde onarım görmüştür. Duvarları moloz taşlardan yapıl­mıştır. Son cemaat yeri ahşaptır. Kuzeybatı yönünde tuğladan yapılmış tek şerefeli bir minaresi vardır. Üzeri sekiz pencereli bir kubbeyle örtülüdür. Kubbenin içi kalem işi süslerle bezenmiştir.

Sinan Paşa Camisi: Sincanlı’dadır. 1525′te Lala Sinan Paşa yaptırmıştır. Kesme taştandır. Kuzeyindeki son cemaat yeri, 4 yuvarlak sütun üzerine oturtulmuş, sivri kemerli 5 kubbeyle örtülüdür. Minaresi tek şerefelidir. Giriş kapısı üzerindeki yazıtında 1525′te yapıldığı belirtilmektedir. İki büyük kubbesi vardır. Bahçesinin kuzeyinde Lala Sinan Paşa’nın türbesi vardır.

Ulu Cami: Sandıklı’da, Cuma Mahallesi’ nin Yukarı Pazar semtindedir. 1378′de Aydemir bin Abdullah El Necip yaptırmış, 1526′da Abdullah bin Mustafa onartmıştır. Kale biçiminde olup, kalın duvarları moloz taşlarla örülmüştür. Kare planlıdır. Sonra­dan yapılan son cemaat yeri ahşaptır. Giriş kapısı üzerinde yapım ve onarım yazıtları vardır. Minaresi tek şerefelidir.

Ulu Cami: Şuhut İlçesi’nde, çarşı içindedir. 1415′te Demirtaş Paşa’nın oğlu Hamza Paşa yaptırmış, 1862′de onarılmış­tır. Çarşı Camisi adıyla da tanınır. Duvarları kesme taştandır. Tuğladan minaresi güneydoğusundadır. içinde, 4 sırada 16 mermer sütun bulunmaktadır. Üzeri kiremitle örtü­lüdür.

MEDRESELER

Çay Medresesi: Çay İlçesi’ndedir.Taş Medresesi de denir.Selçuklular zamanında, 1278′de Yusuf bin Yakup yaptırmıştır. Mimarı, Amelioğul Bey bin Mehmed’dir. Planı açısından Konya’daki İnce Minareli Medrese’ye, çinileri bakı­mından Karatay Medresesi’ne benzer. Kaim duvarlıdır. Kuzey duvarı kesme taşlarla, öbür duvarları moloz taşlarla örülmüştür. Yay kemerli olan giriş kapısının hemen üzerinde bir aslan figürü vardır. Kubbeli büyük salonu, cami olarak kullanılmıştır. Kubbesi, kemerleri ve mihrabı lacivert ve firuze renkli mozayik çinilerle kaplıdır.

Gedik Ahmed Paşa Medresesi: Afyonkarahisar’da, İmaret Camisi’nin bitişiğindedir. 1472′de Sadrazam Gedik Ahmet Paşa yaptırmıştır. Mimar Ayaş Ağa’mn yapıtı­dır. Taş Medrese diye de bilinir. Kesme taştan, dikdörtgen biçimindedir. Giriş kapısının yay kemerleri pembe mermerdendir.

TÜRBELER

Merkez İlçe’de

Abdülrahim Karahisarı Türbesi: Mısri Mahallesi’nde, Mısri Camisi’nin güney duvarına bitişiktir. Büyük bir kubbeyle örtülü olan türbede, XV. yy’da yaşamış Akşemseddin’in halifesi mutasavvıf Şeyh Abdülrahim Karahisarı ile bir yakınının sandukaları bulunmaktadır.

Kadın Ana Türbesi: Kadın Ana Bulvarı’ndadır. XIII. yy’da Selçuklu Sultam III. Alaaddin Keykubat’m üç kızından biri olan Naime Hatun için yapılmış, 1940′ta onarım görmüştür. Yay kemerli kapısı doğuya bakan türbede tek sanduka vardır.

Mevlevi Türbesi: Kuyulu Caddesi’nde, Türbe Camisi’ndedir. Cami içinin sol yanını kaplar. Burada 12 Mevlevi sandukası yer alır. Bu sandukalar Mevlana Celaleddin Rumi’nin altıncı kuşaktan torunu\Aba Puş Balı, yedinci kuşaktan torunu Mehmet Semai, sekizinci kuşaktan torunu Hızır Şah, Muğla Mevlevi Şeyhi Şahidi İbrahim Dede (Muğla’da Şahidi Camisi’nin bahçesindeki türbede de gömülü olduğu söylenmektedir) ve Şah İsmail’in torunu Elkas Mirza ile yakınlarına aittir.

Sahipler Türbesi: Şimdiki Buğday Pazarı’ndadır.Kubbelidir. Sahipoğlu Nusredüttin Ahmed Bey eşi ve çocukları için yaptırmış­tır. Ön yüzü kesme taşlarla kaplıdır. Türbede 10 sanduka vardır.

İlçelerde

Boyalıköy Kümbeti: Sincanlı’nın 14 km doğusundaki Boyalıköy’de Boyalıköy Tekkesi’nin yanındadır. Kureyş bin Ilyas bin Oğuz ile kardeşi Hacı Mehmed bin Oğuz’un kümbetidir. İki renkli kesme taştan yapılmıştır. Kare tabanlı, sekizgen gövdelidir.

Boyalıköy Eyvan Türbesi: Boyalıköy’de Boyalıköy Tekkesi’nin doğusundadır. Kes­me taştan yapılmıştır, son yıllarda onarıl­mıştır. Kimin olduğu bilinmemektedir.

Herdene Baharbaba Türbesi: İnsaniye’ nin 12 km batısındaki Osmanköy’dedir. XIII. yy’ın ikinci yarısında yapıldığı sanıl­maktadır. Kesme taştandır. Yıkık durumda­dır.

Lala Sinan Paşa Türbesi: Sincanlı’da, Sinan Paşa Camisi’nin kuzeyindeki bahçede­dir. Lala Sinan Paşa’nın (XVI. yy) bu türbesi kesme taştandır. 4 yuvarlak sütun üzerine 4 sivri kemerli ve kubbelidir.

Muradım Türbesi: Sandıklı’da, Çay Mahallesi, Dereboyu Sokağı’ndaki Muradım Camisi bitişiğindedir. XVIII. yy’da yapıl­mıştır. Kare biçiminde ve kubbelidir. Türbe­de, Sandıklı Leblebiciler Loncası’nm pirleri olan Şeyh Nureddin ile Şeyh Hamza’nm sandukaları bulunmaktadır.

Sayababa Türbesi: İhsaniye’nin 5 km güneydoğusundaki Akören Köyü’ndedir. XIII. yy’m ikinci yarısında yapıldığı sanıl­maktadır. Kesme taştan ve iki katlıdır. Bir beşik tonozla örtülüdür.

ŞEHİTLİKLER

Afyonkarahisar Şe­hitliği: Afyonkarahisar’da, Asri Mezarlık içindedir. Şehitlikte, Yunan işgali sırasında iki düşman uçağını düşüren ve 1922′de şehit düşen iki havacıyla İ939′dan sonra şehit düşen 8 havacının mezarları bulunmaktadır.

Agah Efendi Şehitliği: Afyonkarahisar’ın 15 km güneybatısındaki Büyük Kalecik Köyü’ndedir. 1921 ‘de KurtkayaSavaşı’nda’ şehit düşen Yüzbaşı Agah, bir teğmen ve bir başçavuş burada gömülüdür.

Anıtkaya Şehitliği: Afyonkarahisar’m 30 km kuzeyinde, İhsaniye’nin 11 km güneybatısındaki Anıtkaya (Eğret) Köyü’n­dedir. 28 Ağustos 1922′de Başkomutanlık Savaşı’nda şehit düşen süvarilerden 12 subay ve er burada gömülüdür.

Dedesivri Şehitliği: Afyonkarahisar’m 45 km batısında, Çalışlar Köyü’ne 5 km uzaklıkta, bir tepenin üzerindedir. 2627 Ağustos 1922′de tepenin Yunanlılar’dan geri alınışında şehit düşen 14 er için yapılmıştır.

Sandıklı Şehitliği: Sandıklı’dadır. İste­nilen saatte Çiğiltepe’yi Yunanlılar’dan geri alamadığı için üzüntüye kapılarak kendini öldüren Albay Reşad Çiğiltepe’nin anısına yapılmıştır. Reşad Çiğiltepe’nin mezarı daha sonra Ankara’daki Cebeci Şehitliği’nekaldı­rılmıştır.

Yıldırım Kemal Şehitliği: Afyonkarahisar ile Dumlupınar arasında, Küçükköy (Yıldırım Kemal) Tren İstasyonu yanında­dır. Konya’da hastaneden kaçarak çarpış­malara katılan ve şehit düşen yedek süvari üsteğmeni Yıldırım Kemal ile 4 subay ve 30 erin topluca gömüldükleri yerdir.

HAN VE KERVANSARAYLAR

Döğer Kervansarayı: îhsaniye Kasabası yakı­nında ve eski Halep yolu üzerindedir. XV. yy’ın ilk yarısında II. Murad döneminde yapılmıştır. İki bölümlü ve iki katlıdır. Birincisi 13,20×29,40 m, ikincisi 13,20x 27,10 m boyutlarındadır. Kervansarayın tüm uzunluğu 56,50 m’dir. Her bölümün giriş kapısı ayrıdır. Birinci bölüm kesme taştan, ikincisi moloz taştan yapılmıştır. Kervansaray, beşik tonozlarla örtülüdür.

Eğret Hanı: İhsaniye’nin 11 km güney­batısında bulunan Anıtkaya (Eğret)Köyü’nde ve AfyonkarahisarKütahya yolu üzerin­dedir. Yapılış yılı 1278′dir. Selçuklu yapıtı olmasına karşın Selçuklu kervansaraylarına pek benzemez. Son yıllarda onarılmıştır. Kalın duvarları kesme taştandır.

Sahipata Kervansarayı: Sultandağ’ın Selçuk Mahallesi’nde, Çarşı Camisi yanın­dadır. 1249′da Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali yaptırmıştır. İshaklı Kervan­sarayı adıyla da tanınır. Kalın duvarları kesme taştandır. Bahçesinde, ortada, kare biçimi, iki katlı bir köşkimescidi bulunmak­tadır. Kervansaray beşik tonozla örtülüdür.

Taşhan: Çay İlçesi’nde, Çay Medresesi’ nin doğu yönündedir. Yaptıranın adından ötürü Ebul Mücahit Yusuf Ham diye de anılır. Kare biçiminde olan hanı, Mimar Oğulbey bin Muhammed 1278′de yapmıştır. Giriş kapısı kesme taştan, duvarları moloz taştandır. Kapı üzerinde yapım yazıtı ve bir aslan figürü bulunmaktadır. Çatıyı 16 sütun taşımaktadır. Ortasını 4 sütun üzerine oturtulmuş bir kubbe, yanlarını düz çatı örtmektedir.

HAMAMLAR

Çifte Hamam: Sultandağ’da Sahip, Ata Kervansarayı arkasında, Çarşı Camisi karşısındadır. XV. yy’da yapıldığı sanılmaktadır. Erkek ve kadın hamamları yanyana olduğu için bu adla anılır. Aralarında tuğla sıralar bulunan moloz taşlarla yapılmıştır. Yıkık durumda­dır.

Gedik Ahmet Paşa Hamamı: Afyonka­rahisar’da, İmaret Camisi’nin kuzeydoğusundadır. 1472′de Sadrazam Gedik Ahmet Paşa yaptırmıştır. Moloz taştan ve kare biçimindedir. Erkekler bölümü kadınlarınkinden büyüktür. Kiremitli bir kubbeyle örtülüdür. Doğudaki giriş kapısı kesme taş­tandır.

Kasımpaşa Hamamı: Afyonkarahisar’da Gazlıgöl (Voyvoda) Caddesi’ndedir. Mısri Camisi’nin bir vakfi olarak 1475′de Tuti Mezakoğlu Kasım Paşa, Mimar İlyas Ağa’ya yaptırmıştır. 1967′de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onartıldı. Duvarları moloz taştandır.. Erkekler bölümünün soyunma yeri bir kubbeyle örtülüdür. Onarımdan önce sarı yeşil çinileri vardı.

ANITLAR

Kocatepe Anıtı: Afyonkara­hisar’m 14 km güneybatısında, 1.903 m yükseklikteki Kocatepe’dedir. Atatürk’ün, 1922′de Başkomutanlık Savaşı’nı yönetmiş olduğu yerde, bu savaşın anısına 1953′de yapılmıştır. Anıtın bir yüzünde Atatürk’ün silueti ve bir yazıt bulunmaktadır. Yazıtta şunlar yazılıdır:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Gazi Mustafa Kemal (Ata­türk), karargâhını 25.8.1922 günü burada, Kocatepe’de kurdu. 26.8.1922 sabahı saat 05.30′da Türk Ordularına, düşmana taarruz emrini verdi. Bozulan Yunan Ordusunu, 30.8.1922 günü Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde yok etti. “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emriyle, 9.9.1922 günü Yunanlıları denize döktü. Afyonkarahisar Vilayeti halkı ebedi hatırasına şükranlarını sunar. 26.8.1953″

Zafer Anıtı

Afyonkarahisar’da Cumhu­riyet Meydanı’nda, Belediye’nin karşısında­dır. 27 Ağustos 1922 tarihinde, Kurtuluş Savaşı’nda Afyonkarahisar’m Yunan saldı­rısından kurtarılışını canlandıran tunçtan bir anıttır. 1936′da Avusturyalı heykeltıraş Krippel (18831945) yapmıştır. Düşmanı ayakları altına alan Türk’ün zaferini simge­lemektedir. Ön yüzünde Atatürk’ün bir portresi vardır. Sol yüzünde Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ın Başkomutanlık Savaşı’nda harita üzerinde yaptığı çalışma­lar canlandırılmıştır. Arka yüzünde halkın sancağı öpmesi, sağ yüzünde de Mehmetcik’in bir süngü saldırısı gösterilmiştir.

KABARTMALAR VE KAYA ME­ZARLARI

Aslankaya

İhsaniye’nin 6 km kuzeyinde, Üçlerkayası Köyü yakınlarında­dır. Frigyalılar’dan kalmadır. 11 m yüksekliğindedir. Alt bölümde, 2,37 m yüksekliğin­deki ana tanrıça Kybele’nin kabartması bulunmaktadır. Bu bölümün yanları ve üstü geometrik biçimlerle süslenmiştir. En üstte iki sfenks kabartması, yanlarında Frigya yazıları vardır. Kayanın öbür yüzlerine de aslan kabartmaları işlenmiştir.

Asiantaş

İhsaniye’nin 5 km kuzeyinde, Aslankaya kabartması yakınındadır. Frigyalılardan kalma, 10,5 m yüksekliğindeki bir anıtmezardır. İki yanında, ikişer aslan kabartması vardır.

Ayazin

Afyonkarahisar’m 20 km kuze­yinde, Ayazin Köyü kayaiıklarındadır. Burada, kapılarının üzerinde aslan kabart­maları bulunan Frigyalılar’dankalma yüzler­ce mezar odasına rastlanmıştır. Ayrıca, bazı ev kalıntıları ile kayalara oyulmuş bir de Bizans Kilisesi vardır.

Kapıkaya

Afyonkarahisar yakınlarında Düğer ve Üçlerkayası köyleri arasındaki yolun üstündedir. Burada, kayalara oyul­muş mezarlar ve tanrıça Kybele kabartması vardır. İÖ VI. yy’dan kalma bir Frigya ya­pıtıdır.

Maltaş

Afyonkarahisar’ın doğusunda, Çobanlar Bucağı yakınlarındaki Göynük Köyü’ndedir. İÖ VII. yy’dan kalma bir Frigya yapıtıdır. Burada, toprağa gömülmüş kabartma kayalar bulunmaktadır. Frigya tanrıçası Kybele için bir mihrap yapılmıştır. Dörtgen yüzü geometrik motiflerle süslü­dür. 1938′de Fransız arkeologlarmca Mal­taş’ta kazı yapılmıştır.

Yılantaş

Göynük Köyü’ndeki, Frigyalı­lar’dan kalma kabartmalar depremlerle yıkılmıştır. Bir kapı üzerindeki bu kabart­mada birbirine sarılmış iki yılana, mızrağıyla saldıran iki savaşçı canlandırılmaktadır.

KÖPRÜLER

Altıgöz Köprüsü: Afyon­karahisar’da Cirit Kayası eteğinde, Akarçay üzerindedir. Selçuklular’dan kalma 6 kemerli bir köprüdür. Akkoyunlu Oymağı beylerin­den İlyas bin Oğuz yaptırmıştır (1214), Osmanlılar döneminde onarım görmüştür (1861).

Kırkgöz Köprüsü: Bolvadin’in 6 km güneyinde, Bolvadin ile Sultandağı arasın­da, Akarçay üzerindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder